RADYO ARABESK TÜRK FORUM ALEM BİZİ DİNLİYOR ARABESK DAMAR
www.radyoarabeskturk.com
RADYO ARABESK TÜRK FORUM ALEM BİZİ DİNLİYOR ARABESK DAMAR
www.radyoarabeskturk.com
RADYO ARABESK TÜRK FORUM ALEM BİZİ DİNLİYOR ARABESK DAMAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
RADYO ARABESK TÜRK FORUM ALEM BİZİ DİNLİYOR ARABESK DAMAR

RADYO ARABESK TÜRK
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Radyo Arabesk TÜRK www.radyoarabeskturk.com

SİTENE HTML KODLAR EKLE




 

 Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Blade
ADMİN
ADMİN
avatar


Uyari Seviyesi : uyari yok
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 3630
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 1007
<b>Aktiflik Puanı</b> Aktiflik Puanı : 111805
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 23/06/10
<b>Cinsiyet</b> Cinsiyet : Erkek

Kullanıcı Aktifligi
Basari :
Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Imgleft3/3Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Emptybarbleue  (3/3)
Seviye:
Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı 241687221/1Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Emptybarbleue  (1/1)
Güçlülük:
Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Imgleft1/1Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Emptybarbleue  (1/1)

Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı Empty
MesajKonu: Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı   Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı EmptyCuma Ekim 08 2010, 11:04

4.3..5. Erkek Kısırlığı
Geniş alanlarda hibrit tohum üretmenin ön şartı, tohum elde edilecek bitkinin, kendini tozlamasını engelleyecek bir mekanizmaya sahip olasıdır. Erkek kısırlık geninin, özel bir gene bağlanması ve bu genin bir hibrit döle aktarılması ile % 100 steril döl elde edilebilir (Hoffmann, 1997). Her iki hattan birinin % 100 erkek kısır, diğerinin % 100 döllenebilmesi yanında F1 hibrit bitkilerin fertilitesi saf hatları muhafaza etmek için restore edilebilmelidir. En iyi karakterize edilen ve pratik olarak kullanımda olan sistem Barnase-Barstar sistemidir (Şekil 1). Barnase geni tapetuma has bir promotor TA29 ile birleştirilirse Barnase’nin oluşması ile tapetum hücrelerinin RNA’sı çözülür ve polen bozulur. Steril hattın Barnase inhibitörü olan Barstar’ı taşıyan bitkilerle melezlenmesi ile F1 generasyonunda fertil bitkiler elde edilmektedir. Bu sistem kolza, domates ve mısır gibi bitkilerde kullanılmaktadır (Kempken ve Kempken, 2004).
4.3.6. Verim
Bitkilerde verimin oluşmasında fotosentez, solunum ve azot fiksasyonu önemli rol oynar. Fakat bu mekanizmalar oldukça karmaşık olup moleküler temelleri henüz tam anlaşılamamıştır. Örneğin “azot fiksasyonu” özelliğinin bitkilere aktarılabilmesi için bakterilerinden bitkilere anahtar enzim olan Nitrogenazı kodlayan bir çok yapısal protein (nifH, D,K) geni aktarılmalı ve bunların etki şekli koordine edilmelidir.
Bakterilerde nodülasyon faktörlerinin etki alanının değiştirilmesi ile önemli kültür bitkilerinde nodülasyon sağlanmıştır (Hoffmann, 1997). Chlorella sorokiniana alg’ınden izole edilen ve bitkilere aktarılan bir gen azotu değerlendirme oranını artırmaktadır (Woods, 1999). Çeltikte belli proteinlerin oluşumunu engelleyen ve dane olum dönemini uzatan bir geninin aktarılması ile verim artırılmıştır (Finkel, 1999).
4.3.7. Kimyasal İçerik
Besin maddelerinin kalitesini değiştirmede kullanılan yöntemlerdeki amaç içerik maddelerini beslenme fizyolojisi açısından veya gıda fizyolojisi

açısından daha uygun formlara dönüştürmek veya bitkilerde bulunmayan ya da az bulunanlara aktarmak veya zenginleştirmektir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar Çizelge 7’de verilmiştir.
Bitkilerdeki şeker ve nişasta ****bolizmasının değiştirilmesinde, sadece bir nişasta formu (amiloz veya amilopektin) üzerinde durulmaktadır.(amiloz veya amilopektin) üzerinde durulmaktadır. Bu da Nişastanın gıda ve kimya sanayinde kullanımını kolaylaştırmaktadır. Bakteriyel bir genin aktarılması ile patateste Cyclodextrin üretilebilmektedir. Cyclodextrin gıda ve eczacılık sanayinde uçucu maddelerin veya aromatik bileşiklerin stabilize edilmesinde veya istenilmeyen maddelerin (acılık, kolesterin) uzaklaştırılmasında kullanılmaktadır.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde insan sağlığı açısından önemli olan vitaminler, mineral maddeler ve iz elementleri yeterince alınamamaktadır. Örneğin dünya nüfusunu besleyen bitkilerin başında gelen çeltik, çok az miktarda A vitamini içermektedir. Ayrıca tahılda bulunan Fitat nedeniyle demirin kullanımı etkilenmektedir. Bu nedenle ß-karotin üreten ve daha fazla demir biriktiren ve kullanılabilirliğine sahip çeltik geliştirmek amaç olmuştur. Sonuçta Golden Rice adında bir çeltik elde edilmiştir (Ye ve ark., 2000).
Değiştirilmiş yağ asidi kompozisyonuna sahip bitkiler ticari olarak satılmaktadır. Beslenme fizyolojisine veya endüstriye uygunluk bakımından örneğin C10 ila C22 atomlarını içeren yağ asitlerine sahip kolza çeşitleri geliştirilmiştir (Wenzel ve Mohler, 2001). Yağ asitleri kompozisyonların değiştirilmesinde, geriye dönüş sebebiyle istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Yağ asitleri ****bolizması ile ilgili belirlenen enzimler yanında serbest ve membrana bağlı olan yağ asitlerinin değişimini sınırlayan mekanizmalar vardır.

Bitkilerdekiproteinkompozisyonunun
değiştirilmesinde hedef amino asitlerdir. Özellikle Lisin birçok gıda maddesinde ve yem bitkisinde yeterli miktarda bulunmamaktadır. Birçok araştırmada hedef Lisin biyosentesinde rol oynayan bir enzimi bitkilere aktararak tanedeki Lisin oranının artırılmaktır (Dingermann, 1999; Krebbers ve ark., 1999).
4.3.7. Olgunlaşma
İlk yapılan transgenik değişikliklerin amacı ürünlerin dayanıklılık ve depolama süresini ve de tadın ı değiştirmek amacıyla olgunlaşma süresi üzerinde yoğunlaşmıştır. Olgunlaşma süresinin geciktirilmesi ile ilgili başlangıç noktası bitkilerdeki etilen oran ı n ın düşürülmesidir. Bu da doğal enzim proteininin oluşumunu engelleyen domates kökenli Aminosiklopropan-Karboksilat-Syntaz27 (ACC) geni ile başarılmıştır. Alternatif olarak ACC-Deaminaz enzimi oluşumu için bitkilere bakteriyel bir gen aktarılabilir ki bu etilen oluşturan enzim ile ACC maddesi için reka-bete girer ve ACC’yi α-Ketobytrata dönüştürür.
Olgunlaşma süresi ile ilgili diğer bir yol Polygalaktorunaz enziminin engellenmesidir. Bu enzim Pektinin ana unsuru olan Polygalakturonik asidi parçalamakta ve bu sayede meyvelerin yumuşaması gecikmektedir. Polygalakturonaz oluşumunu kontrol eden bir geninin domatese aktarılması ile ABD’de ilk kez gen teknolojisi kullanılarak değiştirilen bir gıda ürünü Flavr Savr R domatesi tescil edilmiştir (Dingermann, 1999).
4.3.8. Zehirli ve Alerjik Maddeler
Bitkilere, kaliteyi etkilemesi yan ında içerik maddelerinin hazmın ı veya kullanılabilirliğini sınırlayan, toksik etki gösteren veya bazı

insanlarda tüketildiğinde alerjik reaksiyonlara sebep olan bir dizi madde bulunmaktadır. Gen teknolojisi kullanılarak bu tip maddelerin oranının azaltılması veya daha az toksik veya alerjik etki yapan formlara dönüştürülmesi hedeflenmiştir. Zehirli maddeler arasında tahıllar ve sebzelerde bulunan demir gibi önemli mineral maddelerin alımını engelleyen fitin asit bileşikleri (Fitat) vardır. Fitaz enziminin ilave edilmesiyle tohumdaki fitin asit oranı çeltikte olduğu gibi azaltılabilmektedir. Glikoalkaloidler patates ve domateste bulunan toksik maddelerdir. Patateste Glikolalkaloidi Alpha-Chaconin bakımından anahtar enzim olan UDP-Glukoz-Glucosiltransferazın etkisi bir genin aktarılması ile durdurulabilmiştir (Anon., 2001). Bilinen allergenlerin birçoğu protein yapısında olup, tahıllardaki Gluten28, soya, yer fıstığı ve cevizden elde edilen proteinlerdir. Antisens RNA teknolojisi sayesinde çeltikte alerjik etki yapan proteinin oranı azaltılabilmiştir (Kempken ve Kempken, 2004).
4.3.9. Yenilenebilir Ürünler
Gen teknolijisinin diğer bir kullanım alanı da endüstriyel proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve yenilebilir sentetik maddelerin üretilmesidir. Transgenik bitkiler yüksek aktivite gösteren protein ve kompleks bileşiklerini üretmek için uygun organizmalardır. Transgenik bitkilerden protein üretimi ile ilgili çalışmalar çok yönlü olup, gıda maddesi sanayinde enzimlerin kullanılması yanında eczacılıkta etkili olan çok sayıda etken maddeyi de kapsamaktadır.
Bitkisel ve organik yağlar önemli endüstriyel hammaddelerdir. Bitkisel yağlar, fosil yakıtlara kıyasla yüksek olan maliyetleri nedeniyle endüstriyel

kullanım için ikinci derecede öneme sahiptirler. Endüstriyel yağlarda aranan özellikler dikkate alınarak kolzada yağ asidi kompozisyonu asidi kompozisyonuna sahip kolza çeşitleri geliştirilmiştir (Çizelge Cool.
Bitkilerde karbonhidrat üretimi, nişasta sanayinde yıllardan beri kullanılan bir tekniktir. Endüstri bakımından yapıştırıcı ya da folyo yapımında kullanılan değiştirilmiş nişasta, kağıt ürünleri üretiminde hammadde olarak kullanılan
Bitkilerde karbonhidrat üretimi, nişasta sanayinde yıllardan beri kullanılan bir tekniktir. Endüstri bakımından yapıştırıcı ya da folya yapımında kullanılan değiştirilmiş nişasta, kağıt ürünleri üretiminde hammadde olarak kullanılan selüloz, jel ve kabartıcı olarak kullanılan pektinler öneme sahiptirler (Çizelge Cool. Bugüne kadar endüstriyel olarak elde edilen nişastanın % 80’ni kimyasal veya fiziksel işlemlere tabi tutulmaktadır. Karbonhidrat ****bolizmasında yapılacak değişiklikler, bu oranı belirgin derecede düşürebilir (Willmitzer, 1999).
Birçok bakteri alifatik polyester (PHB) üretiminde kullanılmaktadır. Toksik olmayan bu tür ürünlere şekil verilebilir. Ayrıca bu tür ürünler biyolojik olarak da ayrıştırılabilir. Bu özelliğinden dolayı bu ürünler kısaca “Biyoplastik” olarak adlandırılırlar. Bitkilerde bu tür ürünlerin üretimini kodlayan üç gen (phbA, phbB, phbC), R. eutropha adlı bakteriden izole edilmiş ve Arabidopsis thaliana’ya aktarılmıştır. Bakteriyel fermantasyon sonucu elde edilen ve BiotopolTM adı altında piyasaya sürülen Polihidroksibütrat Ko-Polimeri (PHB/V), PHB’ye göre endüstriyel kullanım açısından daha uygun özelliklere sahiptir.


Dört genin (ilvA466, BktB, phbB, phbC) Arabidopsis ve kolzaya aktarılması ile yağ ve amino asit biyosentezindeki ara ürünler, PHB/V biyosentezine yönlendirilmektedir (Elborough, 2000).
4.3.10. Sekonder ****bolitlerin Üretimi
Bitkiler ana içerik maddeleri (karbonhidratlar, proteinler ve lipitler) yanında sekonder içerik maddelerine de sahiptirler. Bu tür içerik maddeleri sekonder ****bolit olarak adlandırılmaktadır. Farmakolojik etkilerinden dolayı bazı sekonder ****bolitler bitkisel ilaçlarda hammadde olarak kullanılmaktadır.
Sekonder ****bolitler kısmen sentetik olarak elde edilemezler ve bitkilerden ekstrakte edilmeleri gerekmektedir. Biyosentez yollarının anlaşılması ve önemli genlerin tespiti ile sekonder ****bolitleri değiştirme ve onların bitkideki oranlarını artırma mümkün hale gelmiştir (Hoffmann, 1997).
Gen teknolojisi sayesinde ilaçların etken maddelerinin teşhis ve tedavi amacıyla kullanımı mümkün olabilmiştir. Örneğin serum ve aşılar bitkilerde üretilebilmiştir. Bu ürünler tıpta (teşhis, tedavide, yenebilir aşı maddeleri), kimya ve ilaç endüstrisinde (katalitik antikor, biyosensorlar) ve tarımda (hastalık ve zararlılara dayanıklılık, gıda ve yem kalitesinin artırılması) kullanılmaktadır. Aşılar, hem pasif hem de aktif bağışıklık kazandırmaya uygun olup, organ nakli sonrası tedavide de kullanılabilmektedirler.
Bugüne kadar geleneksel yolla yeterli miktarda üretilemeyen ilaç ham maddelerinin bitkiler vasıtasıyla üretimi, bir alternatif yöntem olarak kullanılmaktadır. Kompleks proteinlerin sentetik olarak üretilmesi zor olmasına karşılık bitkiler vasıtasıyla proteinlerin üretilmesi daha kolaydır. Transgenik bitkilerden elde edilen proteinlerin depolanma özelliği, diğerlerine göre daha yüksektir. Geleneksel yolla yetiştirilen patates yumrusunda, normal depolama koşullarında iki yılda en az % 50 kadar aktivite kaybı tespit edilmiştir.
Transgenik bitkilerde üretilen aşılar, hayvansal sistemlerdeki üretime göre patojenlerle (örneğin AIDS veya Hepatit virüsleri, BSE ve toksinler) bulaşma tehlikesi daha azdır. Ayrıca ağızdan uygulanabilen aşıların üretim maliyeti daha düşüktür. Zira aşılar bitki besinleri ile beraber alınabilmekte ve maddelerin izolasyonu ve temizlenmesine gerek kalmamaktadır. Ayrıca diğer bir avantajı da farmakolojik maddelerin doğrudan mevcut tarımsal üretim sürecine entegre edilebilmesidir (Düring, 2001).
Bitkisel ürünlerin izole edilmesi ve işlenmesinde kullanılan teknikler oldukça gelişmiştir. Örneğin patates endüstrisinde ve biracılıkta bu yönde çeşitli deneyimler mevcut olup, bu yolla ürünler en saf haliyle elde edilebilmektedir. Proteinlerin temizlenmesinin gerektiği durumlarda ticari kullanımda toplam % 1 oranında çözülebilir protein bulunması gerekmektedir (Kusnadi ve ark., 1997).

Transgenik bitkilerde ticari olarak üretilen ilk protein tavuktaki viridin proteini olup, bu transgenik mısır bitkisinde üretilmekte ve teşhis amacıyla kullanılmaktadır. Transgenik bitkilerde üretilen ilaç etken maddelerin üretimi ile ilgili bazı örnekler Çizelge 9’da verilmiştir
4.3.11. Ornemental Bitkiler
Ornemental bitkilerinde, klasik ıslah yöntemleri ile bugüne kadar elde edilmesi mümkün olmayan yeni renk ve formlar gen teknolojisi ile elde edilebilmiştir. Petunyalardan ilgili genlerin aktarılması ile beyaz karanfilden mavi çiçekli bir form elde edilmiştir. Çiçek rengi flavinoidler (sarı, kırmızı, kızıl pembe, mavi), karatinoidler (sarı/portakal rengi) ve betalainler (sarı/kırmızı) tarafından belirlenmektedir.
Flavanoidlerdeki farklı renk varyasyonundan antosiyanlar sorumludur ki bugüne kadar yüzlerce antosiyan, bitkilerden izole edilerek kimyasal yapıları belirlenmiştir. Flavonoid sentezinin moleküler temellerinin açığa kavuşturulması çiçek renginin gen teknolojisi ile değiştirilmesini mümkün kılmaktadır. Çizelge 10’da çiçek rengi değiştirilen transgenik bitkiler ait bazı örnekler verilmiştir.
Çiçek rengi yanında çiçek şekli de ıslah çalışmalarıyla yönlendirilebilmiştir. Aslan ağzı (Antirhinum majus) ve Arabidopsis thaliana’da yapılan araştırmalar sonucu çiçek şeklinin oluşumuna etki eden birçok gen saptanmıştır. Araştırmalar sonucu çiçek yapraklarının (çanak, taç, çiçek ve meyve yaprakları) bir veya birkaç genin kontrolünde olduğu ve üç fonksiyonel alan tarafından belirlendiği yönünde kanaat oluşmuştur. Ancak günümüze kadar çiçek formu değiştirilmiş transgenik süs bitkisi geliştirilmemiştir.
Ornemental bitkilerde diğer çalışma alanları; etilen sentezini etkileyerek aynı olgunlaşma süresine sahip olan formlar geliştirmek, çiçeklerin ömrünü uzatmak, güllerde mantar hastalıklarına karşı dayanıklılığı artırmak ve uygun bir transfer sistemi ile süs bitkilerinde strese karşı dayanıklılığı artırmaktır.
4.3.12. Kirlenmiş Toprakların Temizlenmesi
Ağır ****ller ve zararlı maddeler ile kirlenmiş toprakların temizlenmesinde, yabani ve kültür bitkilerinin toprak üstü organlarında bu tür zararlı maddeleri biriktirme özelliğinden faydalanılmaktadır. Yüksek oranda ağır ****ller ve zararlı maddeleri biriktirme özelliğine sahip bitkiler Çizelge 11’de verilmiştir.
Gen teknolojisi ile bir taraftan kültür bitkilerinin zararlı maddelere karşı toleransı artırılmaya çalışılmakta, diğer taraftan zararlı maddeleri ayrıştıran bitkiler üzerinde ıslah çalışmaları yapılmaktadır. Buna örnek olarak patlayıcı maddeler ile kirlenmiş topraklardan TNT’yi temizleyen transgenik tütün verilebilir. Temizleme olayı; tütün bitkisine aktarılan bir bakteriyel ezim (Pentathritol- Tetranitratreduktaz)

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Tarımsal alanda gıda üretiminde eskiden beri bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalardan yararlanılmaktadır. Gen teknolojisi ile birlikte bu biyolojik sistemleri insanların ihtiyacına göre daha iyi uyarlayabilmek için kullanılabilecek yöntem yelpazesi oldukça genişlemiştir. Özellikle gen teknolojisi kullanımından beklenen; a) verimi artıran, b) ürünün kalitesini yükselten, c) çevreyi ve doğal kaynakları koruyan ve d) ucuz üretim şekillerini ortaya koyacak yeni metot, ürün ve hizmetlerin ortaya çıkarılmasıdır (Menrad ve ark., 2004). Dolayısıyla ekonomik, sosyal ve ekolojik bakımdan gen teknolojisine büyük ümitler bağlanmaktadır. Artan dünya nüfusunun gıda gereksiniminin karşılanmasının garanti altına alınmasında, yüksek kaliteli, güvenilir ve sağlığı koruyan gıda maddelerinin hazırlanmasında, çevre ve kaynakları koruyan bir üretim sisteminin geliştirilmesinde ve ülke ve beslenme ekonomisinde rekabet ortamının muhafazasında gen teknolojisine büyük değer verilmektedir.
Gen teknolojisi ile üretilen tarım ürünleri, gıdalar ve organizmalar ile ilgili tartışmalar halen devam etmektedir. Özellikle son yıllarda ülkemiz dahil birçok ülkede popüler hale gelen organik tarım çalışmaları ile söz konusu teknolojinin kullanılması birbiri ile oldukça çelişen iki konu gibi takdim edilmektedir. Ancak, dünyanın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum göz önüne alınırsa, genetik mühendisliğinin global tarım ve gıda ürünlerinin arttırılması için kullanılması, günümüzde olmasa bile gelecekte zorunlu görülmektedir. Ancak güvenli olduğu iddia edilen birçok genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin satışı ve pazarlanmasında, mutlaka uyarıcı etiket bilgilerinin bulundurulması, tüketicilerin bilgilenme ve seçme hakkının korunması bakımından önemlidir. Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yönetmeliğin uygulanabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Elde edilen ürünler titizlikle takip edilerek, bağımsız kuruluşlarca test edilmesi gerekir.
Sonuç olarak; tarımda, hayvancılıkta ve mikroorganizmalarla bunlarla bağlantılı olarak da en çok gıda üretiminde potansiyel riskleri olmasına karşın, birçok avantaj sağlayan genetik modifikasyon teknolojisi ile ilgili daha kapsamlı, tarafsız, kaliteli ve uygulamalı çalışmaların yapılması ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.
6. KAYNAKLAR
Anonymus, 2001. Harvest on the Horizon. Future Issues of
theAgriculturalBiotechnology.In:

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Brandt, P., 1995. Transgene Pflanzen. Herstellung, Anwendung, Risiken und Richtlinien. Birkhaeuser. ISBN 3-7643-5202-7
Daele, W., 1987. Kritische Vierteljahresschrift für Gesetzgebung und Rechtswissenschaft. 2: 351-366.

Daniell, H., Streatfield, S.J., Wycoff, K., 2001. Medical molecular farming: production of antibodies, biopharmaceuticals and edible vaccines in plants. Trends in Plant Science 6 (5): 219-226.
De Kathen, A., 2001. Gene-farming: Stand der Wissenschaft, mögliche RZisiken und Management-Strategien. Gutachten zu spezifische Risiken des Gene-Farming in Pflanzen. Berlin: Umwelbundesamt, texte Nr. 15/01.
Dingermann, T., 1999. Gentechnik, Biotechnik. Lehrbuch und Kompendium für Studium und Praxis. Stuttgart: Wissenschaftliche Verlaggesellschaft GmbH.
Düring,K.,2001.Lifescience.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Elborough, K., 2000. Gren Plastic. Information Systems for Biotechnology. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Finkel, E., 1999. Australian Center Develops Tools for the Developing World. Science 285: 1481-1482.
Gasser, C. S. ve R. T. Fraley., 1992. Scientific American. 266: 62-69.
Herrchen, M., Kördel, W., 2001. Phytoremediation – Möglichkeiten, Kenntnislücken und Forschungsbedarf im Hinblick auf einen Praxiseinsatz. Ergebnisse und Schlussfolgerungen des Fachgespraeches am 29./30. November 1999 im fraunhofer-İnstitut für Umweltchemie und Ökotoxikologie, Schmallenberg. Berlin: Umweltbundesamt (Hrsg.), Texte Nr. 19/01.
Hoffmann, T., 1997. Gentransfer bei Höheren Pflanzen. In: Biologische Grundlagen der Pflanzenzüchtung. (Werner Odenbach, Hrsg.). Parey Verlag.
Hoshida, H., Tanaka, Y., Hibino, T., Hayashi, Y., Tanaka, A., Takabe, T. ve T. A. Takabe., 2000. Enhanced Tolerance to Salt Stres in Transgenic Rice that Overexpresses Chloroplast Glutamine Synthetase. In: Plant Molecular Biology 43: 103-111.
Ibelgaufts, H., 1993. Gentechnologie von A-Z. Studienausgabe. VCH Verlag.
James, C. 2004. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2004. ISAAA Briefs No. 32. ISAAA: Ithaca, NY.Kempken, F. ve R.
Kempken., 2004. Gentechnik bei Pflanzen. 2. Auflage. Berlin: Springer Verlag.
Krebbers, E., Falco, S. ve G. Fader., 1999. Modification of Seed Amino Acid and Protein Composition for Feed and Food Application. In: Plant Biotechnology and Food for the 21st Century. Nov.3/4, S. 10.
Kusnadi, A.R., Nikolov, Z. L. ve J. A. Howard., 1997. Production of Recombinant Proteins in Transgenic Plants: Practical Considerations; Biotechnology and Bioengineering. 56: 473-84, 1997.
Leemans, J., 1992. Genetic Engineering for Fertility Control. In. Dattee, Y., Dumas, C. And gallias, A., Reproductive Biology and Plant Breeding. 101-106. Springer Verlag, Berlin, Heidelberg, New York.
Melchers, L. S. ve M. H. Stuiver., 2000. Novel Genes for Diseases Resistance Breeding. In: Current Opinion in Plant Biology 3, S. 147-152.
Menrad, K., Gaisser, S., Hüsing, B. ve M. Menrad., 2003. Gentechnik in der Landwirtschaft, Pflanzenzucht und Lebensmittelproduktion. TECHNİK, WİRTSCHAFT und POLİTİK. Physica Verlag. ISSSN 1431-9659
Moon, B. Y., Higashi, S. I., Gombos, Z. ve N. Murata., 1995. Unsaturation of the Membran Lipids of Chloroplasts Stabilizes the Photosynthetic Machinery Against Low Temperature Photoinhibition in Transgenic Tobacco Plants. In: Proceedings of the


National Academy of Sciences of the United States of America 92: 6219-6223.
Nicholl, D. S. T., 1995. Gentechnische Methoden. Spektrum.
Öktem, H. A., 2001. Böceklere Dayanıklı Transgenik Bitkilerin Geliştirilmesi. Bitki Biyoteknolojisi : Genetik Mühendisliği ve Uygulamaları. Bölüm 18. Selçuk Üniversitesi Vakfı Yayınları.
Robert-Koch-Institut (RKI), 2001. Freisetzen und
İnverkerbringengentechnischveraenderter

Organismen.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ZEİSETZ.HTM
Saedler, H., 2001. Gentechnik in der Pflanzenzüchtung – was ist heute machbar? In: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]hamburg.de/b-online/d01_2/hsaedl01.htm

Sarhan, F. ve J. Danyluk., 2000. Risikoabschaetzung und Nachzulassung-Monitoring Transgener Pflanzen. Sachstandsbericht. TAB-Arbeitsbericht Nr. 68. Berlin: Büro für Technikfolgen-Abschaetzung beim Deutschen Bundestag.
Wenzel, G. ve V. Mohler., 2001. Innovationen in der Pflanzenbiotechnologie. Euro-Biotech 2001: 108-111.
Willmitzer, L., 1999. Plant Biotechnology: Output Traits. The Second Generation of Plant Biotechnology Products is Gaining Momentum. Current Opinion in Biotechnology 10. 161-162
Woods, C., 1999. UF Biotech Breakthrough: Alga Gene Boosts Crop Yields. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]. edu/99news/alga.htm
Ye, X., Al-Babili, S., Klöti, A., Zhang, J., Lucca, P., Beyer, P. ve I. Potrykus., 2000. Engineering Provitamin A (b-carotene) Biosynthetic Pathway Into (carotenoid-free) Rece Endosperm. Science, 287: 303-305.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.radyoarabeskturk.com/
 
Genetİk Yapisi DeĞİŞtİrİlmİŞ Organİzmalar-2>>>devamı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RADYO ARABESK TÜRK FORUM ALEM BİZİ DİNLİYOR ARABESK DAMAR :: Sağlık :: Mikrobiyoloji-
Buraya geçin: